God Of War

İlk God Of War oyununu askerden döndüğüm 2005 yılında Playstation 2’de oynamıştım. Kratos’un zincirli bıçaklarını salladıkça yaptığı hareketlerin estetiği, oyunun hikayesi ve kapıştığım düşmanlar beni çok etkilemişti. Üzerine zorlu düşmanları doğru tuş sırasıyla öldürme olayı insanı acayip gaza getiriyordu. İlk bölümü kısa sürede bitirdim, bir süre sonra  tekrar oynadım; yine çok keyif aldım

Okumaya devam et “God Of War”

Gran Turismo Sport

PC’de ilk oynadığım oyun olan Test Drive’dan beri araba yarışlarını sevmişimdir. Doksanlı yıllarında başında 256 renk ile oynadığım yarış oyunları günümüzde gerçekçilik konusunda bir hayli ilerideler.

Playstation’ın temel oyunlarından biri olan Gran Turismo Sport’un yıllarca videolarını seyredip durdum. Bekledikçe oyundan beklentim katlanarak arttı. Neyse oyun Kasım 2017’de çıktı ve çıkar çıkmaz aldım.

Araç modellemeleri harika, fotoğraf modu ise inanılmaz derecede gerçekçi görüntüler ortaya çıkarıyor. Işıklandırma konusunda bir başyapıt. Yarış sırasında mücadele hissiyatını çok güzel yansıtıyor. Atmosfer çok çok başarılı. Need For Speed gibi tam gaz gidilen değil, biraz daha simülasyona yatkın bir oyun. PS4 Pro’da 60 fps’de oynanabiliyor.

Okumaya devam et “Gran Turismo Sport”

Horizon Zero Dawn

Bu oyunda beni cezbeden ilkel kabilelerin yok olmuş bir dünyada hayatta kalabilmek için robot hayvanlarla savaşması oldu. İlk başta hikaye nasıl ilerleyecek diye merak edip durdum. Oynadıkça hikayenin nasıl genişlediğini ve içine aldığını görünce keyif daha da arttı. Hikayeden çok memnun kaldım.

Kostümler, silahlar, harita her şey güzel dizayn edilmiş.  Ha bi de Aloy’u da çok sevdim. 

Okumaya devam et “Horizon Zero Dawn”

Doom 3

Doom 2 için yaşadıklarımın benzerini Doom 3 içinde yaşadım. Doom 2 çıktığında 286 işlemcili bir PC kullanıyordum. Bu nedenle 486 DX4-75 işlemcili bilgisayara terfi edene kadar oynayamamıştım. Doom 3 çıktığında da düzgün oynamak için Pentium 4 1.5 Ghz işlemci, Nvidia Geforce 4 ekran kartı ve en az 384 MB Ram öneriliyordu. O zamanlar ben Pentium 3 450 Mhz, 64 MB Ram ve Vodoo2 ekran kartına sahiptim. Haliyle Doom 3’ün yanından bile geçemedim. Sağda solda ışıklandırma efektleri, oyundan sahneler gibi görüntülere rastlıyordum. Üstelik bu sefer Cem’in de PC’si yeterli gelmemişti.

Hiç aklımıza gelmeyen bir şey oldu. Emre zamanın en iyi işlemci ve ekran kartına sahip bir PC aldı. Emre, Cem ve ben Doom3’e takılmaya başladık.

Okumaya devam et “Doom 3”

XCOM

XCOM’u ilk keşfettiğim zaman henüz Lise 1’deydim. 1995 yılında Cem’den 4 disketlik bir oyun olarak almıştım. O zaman 486 DX4-75 işlemcili bilgisayarımda oynamıştım. İlk seferinde oynanışını tam kavrayamadığım için pek keyif vermemişti. Geoscape denen bir ekranda ufolar saldırıyor, dünya haritası üzerinde saldırıya karşı koymaya çalışıyordum. Derken bir gün Cem’le konuşurken “Olm, askerlerini enkaza göndersene” demesinin ardından yaptığım denemede oyun bambaşka bir şekle büründü. O zaman oyunu silmeyi düşünürken şimdi serinin tüm oyunlarını oynamış oldum.

Okumaya devam et “XCOM”

Uncharted

Playstation da en sevdiğim seri olmuştur. Özellikle başrolde Nathan Drake’in olduğu bölümler çok keyifliydi. Grafikler de her zaman on numaraydı.

Daha önce Uncharted’ı Nathan Drake ile oynamaktan çok keyif almıştım. Bu yüzden oyuna başladığımda Chloe Frazer ile aynı tadı alacağım hakkına şüphelerim vardı. Kesinlikle çok keyif aldım, ama Nathan Drake gibi olmuyor.

Okumaya devam et “Uncharted”