Metin Usta’yı Ziyaret

Çağrı, Inazuma’nın lastiklerini değiştirmek için Metin Usta’ya uğrayacaktı. İlk başta üşendim, evden çıkmaya niyetim yoktu. Sonra kendimi gaza getirip attım kendimi sokağa. Uzun yoldan gitmeye karar verdim, lastik değişimi nasılsa hemen olmuyor.

İncek yolundan Çankaya tarafına geçtim, oradan Atakule, Eskişehir Yolu, Anadolu Bulvarı derken Metin Usta’nın dükkanına ulaştım. Şansım varmış, Çağrı’yı tam çıkarken yakaladım. Geleceğimden haberi olmadığı için beni beklemeden basıp gidecekti. Metin Usta ile biraz muhabbet ettikten sonra Çağrı ile yola çıktık. 

Hava çok sıcak, kaskın içi terden dolayı çok çabuk kirleniyor. Birde geçenlerde yaptığımız Çamlıdere gezisinde yakamdaki küçük açıklıktan giren güneş ensemi çok fena yakmıştı. Bu nedenle buff’lara bakmak için Decathlon’a gitmeye karar verdik. Metin Usta’dan ayrıldıktan sonra, Kentpark’a doğru yola çıktık.

Okumaya devam et “Metin Usta’yı Ziyaret”

Çamlıdere Barajı Gezisi

Onur ve İbrahim ile Çamlıdere barajı gezimiz. Benzin istasyonunda buluşup, yola çıkıyoruz. Onur yolu biliyor, Transalp 700 ile önde. İbrahim CFR 250’si ile bizi arkadan takip ediyor. Keyifli bir seyahatti, ortalama hızımız 80/90 km’yi geçmedi.
Sony FDR X-3000 aksiyon kameramı ilk defa uzun yolda deneme imkanım oldu. Maalesef varamadan kameranın bataryası bitti.

Çamlıdere barajı diğerlerine göre sessiz sakin ve temiz kalmış bir yer. Bunun en büyük sebebi baraj çevresine araç alınmaması. Nizamiyede motosikletleri bırakıp çantalarımızla yaklaşık 1,5 KM yürüdük. Su kenarında gölgede kalmış bir masa bulduk ve hemen yerleştik. Oturacak masa, sandalye vb sayısı çok çok az olduğu için kendimizi şanslı saydık. Bu arada sayının az olmasının sebebi kalabalık değil, fiziksel olarak masa sandalye vb sayısının az olması. Eskiden restaurant ve büfe gibi yerler varmış. Gittiğimizde hepsinin harabe olduğunu gördük. Aslında iyi olmuş, insan girmeyince ortam temiz kalıyor.

Okumaya devam et “Çamlıdere Barajı Gezisi”

Ev-İş arası sürüşler

Yazın mümkün olduğunca işe motosikletle gitmeye çalışıyorum. Hem yakıttan, hem de zamandan tasarruf edebiliyorum. Üstelik arabadan çok daha keyifli. Sabahları trafik konusunda çok sıkıntım olmuyor ama akşamları Eskişehir yolu çok yoğun oluyor. Motosiklet sayesinde yoğun trafikte daha hızlı yol alabiliyorum.

İş sonrası motosiklet kullanmanın başka bir artısı daha var. Motosiklet sürmek çok dikkat gerektiren bir aktivite. Basit kazalar bile ciddi sonuçlar doğurabildiği için sürücünün tüm dikkatini yola ve çevresindeki araçlara vermesi gerekiyor. Ben kendi güvenliğim için motosiklet sürerken yola ve çevreme konsantre oluyorum, başka hiçbir şey düşünmüyorum. Bu nedenle eve varmadan önce iş yerinde yaşadığım tüm sıkıntı ve dertler kafamdan uzaklaşmış oluyor.

Bu sürüşler sırasında hem güvenlik hem de hatıra amaçlı videolar kaydediyorum. Bu sayfada işe gidiş ve geliş sırasında kaydettiğim bu videoları göreceksiniz.

Okumaya devam et “Ev-İş arası sürüşler”

Uncharted

Playstation da en sevdiğim seri olmuştur. Özellikle başrolde Nathan Drake’in olduğu bölümler çok keyifliydi. Grafikler de her zaman on numaraydı.

Daha önce Uncharted’ı Nathan Drake ile oynamaktan çok keyif almıştım. Bu yüzden oyuna başladığımda Chloe Frazer ile aynı tadı alacağım hakkına şüphelerim vardı. Kesinlikle çok keyif aldım, ama Nathan Drake gibi olmuyor.

Okumaya devam et “Uncharted”

The Last Of Us

Oynadığım en güzel hayatta kalma oyunuydu. Son saniyesine kadar heyecanla oynamıştım. Bu aralar tekrar başladım, aynı heyecan, aynı korku değişmedi. Harbi sağlam oyun.Geçtiğimiz günlerde ikinci oyunun tanıtım videosunu izledim, heyecanla bekliyorum.

Efsane oyun. Fazla söze gerek yok. Macera başlasın…
Okumaya devam et “The Last Of Us”