Sakin bir Pazar günü, bisiklet turu için ideal

Pazar gününün sakinliğini seviyorum. Cumartesi gibi değil, sokaklar sakin. Bisiklete binmek daha zevkli ve güvenli.

Bu videoyu Sony’nin Playmemories uygulaması ile düzenledim. Fon müziği olarak da programın içinden ücretsiz çıkan 7 müzikten bir tanesini kullandım. Youtube’a yükleyince bu müzik için lisanssız kullanım nedeniyle kayıt açtı. Playmemories kullananlar dikkatli olsun.

Okumaya devam et “Sakin bir Pazar günü, bisiklet turu için ideal”

Harici mikrofon testi

Kullanmakta olduğum Sony FDR X-3000 aksiyon kamerasının harici mikrofon çıkışına Hepsiburada’dan 30 TL ya aldığım yaka mikrofonunu taktım. Mikrofonun ses alan kısmını ise Egzost borusunun yakınına yapıştırdım. Hem rüzgar sesi gitti, hem de motorun sesi daha belli oldu.

Semt pazarı kalabalığında bisikletle tur atmak

Cumartesi günü Çayyolu’nun semt pazarı kuruluyor. Bizim o taraftaki tüm yollar araba doluyor. İlginçtir, pazara giden araç sahipleri de değişik bir psikolojiye giriyorlar. Abuk sabuk yerlere park edip, saçma sapan hareketlerle trafiği birbirine katıyorlar. Zaten insanlar araba kullanırken iki kat daha saygısız ve ukala oluyor. Bi de şu pazar psikolojisi hiç çekilmiyor.

Okumaya devam et “Semt pazarı kalabalığında bisikletle tur atmak”

Yeni Zincir Testi

2009 yılından kalma emektar bisikletimin bakımlarını yapsamda artık parçaları eskimeye başladı. Bu yaz ön lastikten sonra da zincir sıkıntısı yaşadım.

Bisikletimin zincirini yağlarken baklalardan birinin bir şekilde eğildiğini farketmiştim. Götürdüğü yere kadar artık diyerek kullanmaya devam ettim. Buraya kadarmış, haftasonu eğildiği yerden koptu ve eve yürüyerek dönmek zorunda kaldım.

Okumaya devam et “Yeni Zincir Testi”

Tomb Raider

Tomb Raider ile ilk tanışmam PC Magazine Türkiye dergisinde bir inceleme ile oldu. 1996 yılıydı sanıyorum, dersaneye gidiyordum. İnternet Cafe olayı yeni duyulmaya başlamıştı. Benim bilgisayarımın işlemcisi 486 DX4-75 olduğu için zamanın 3D oyunlarını oynayamıyordum. Ankara Tandoğan tarafında bilgisayar eğitimi veren Teknobil adında bir yer vardı. 3 arkadaş girdik içeriye; biz eğitim istemiyoruz, oyun oynamak istiyoruz dedik. Adam (adını hatırlayamadım malesef) boş bir odaya aldı bizi ve Pentium 166 MMX işlemcili bir PC’ye oturttu. Biz OHAAA!! Pentium 166 MMX modunda ağzımız bi karış açık oyunu yüklemeye başladık. Oyun başladı, kafayı yiyeceğiz. Grafikler hiç görmediğimiz şekilde 3 boyutlu. İnanılmaz bir görsellik. Pentium 166 MMX işlemcide resmen uçuyor. 3 arkadaş çılgın gibi Tomb Raider oynamıştık.

Okumaya devam et “Tomb Raider”

Driveclub

Uzun bir süre Playstation 4’de yarış oyunu açlığı çektim. Yarış oyunlarını çok severim, ama Driveclub’a kadar doğru dürüst bir oyun bulamadım. Tanıtım videolarını seyrettikten sonra beklediğim oyunun bu olduğuna karar verdim ve ön siparişte oyunu satın aldım. Simülasyon kısmı hafif kalmış, arcade tarafı daha ağır basıyordu. Araç sayısı ilk çıktığında çok değildi, sonradan içeriği zenginleştirdiler ancak bu içeriğin de çoğu ücretli oldu.

Okumaya devam et “Driveclub”

Killzone

Killzone’u eskiden beri bilirim ancak oynama imkanım olmamıştı. Genelde Youtube’da videolara bakıp grafik kalitesine hayran olarak seyrederdim. Playstation alacağım zaman ilk alacağım oyun Killzone olacak şeklinde bir hedef koymuştum kendime. 

Gün geldi, emektar PC’mi satıp Playstation 4 aldım. Killzone Shadow Fall’da PS4 alırken aldığım ilk oyun oldu. Kutulu olarak almıştım, halen saklıyorum. Oyunun da Türkçe olduğunu bilmiyordum, sürpriz olmuştu 🙂

Okumaya devam et “Killzone”

Diablo

1998 yılında Intel DX 4 -75 işlemcili bilgisayarımı Pentium III 450’ye upgrade etmiştim. CD sürücülü bu PC’de oynadığım ilk oyunlardan biriydi Diablo. Item bulmak için sabahlara kadar tüm haritayı açmak için uğraşırdım.

2000 yılıydı sanıyorum. Emre’nin Pentium III 800 işlemcili bilgisayarında ilk defa Diablo II’yi görmüştüm. Ara videolara hayran kalmıştım, nasıl bir teknoloji bu böyle. Ne kadar gerçekçi diye düşündüğümü hatırlıyorum. Diablo II’yi sabahlara kadar oynamadım. Yıllarca oynadım. Her bir karakterle sayısız defa bitirdim. Far Oasis, Lut Gholein, Kurast… Çok anısı var.

Diablo III\’ü ise 2012 yılında çıkmasına rağmen 2016 yılında oynama imkanım oldu. Aile, iş hayatı derken oyunlara ayırdığım zaman azaldı. Laptop kullanmaya başladığım için Diablo III için yeterli gücü saylayan bir ekran kartımda yoktu. Playstation’da satışa çıkınca oynayabildim. 

Diablo III\’ü ilk oynamaya başladığımda önceki serilerdeki keyfi alamadım. Grafik olarak çok ilerilere gitmiş ama o heyecan ve ruh azalmış gibiydi. Tabii online oyun kısmı çok ilerlemiş, ancak benim aradığım single mod pek tat vermedi. 

Yine de oynadığım bir çok oyuna göre bana çok daha fazla keyifli zaman geçirdi. Bi de Deckard Cain’e üzüldüm. Stay awhile, and listen…

Okumaya devam et “Diablo”

Yaza veda sürüşü

31 Ağustos 2018 tarihinde mesai sonrası yaptığım kısa sürüş. 35 derece havada yazlık mont fazla geldi. Özellikle kırmızıda beklerken piştim. Buna rağmen Transalp XL 650’nin radyatör fanı devreye girmedi. İnsan fanın arızalandığını düşünüyor.

Ön kamera Sony FDR X-3000, arka kamera AEE S60+

Bu sürüşün asıl amacı eski kameram ile yenisini birlikte kullanmaktı. Daha önce bu kadar komplike bir video editlememiştim. Hem GPS’in telemetri verilerini hem de arka pege yerleştirdiğim ikinci kamerayı senkronize etmem gerekti. Bu iş için donanımı güçlü bir PC gerekiyormuş, anlamış oldum. Aksi taktirde video akıcı olmadığı için senkronize etmek zorlaşıyor. Yine de başardım galiba 🙂

İlk önce Dashware ile GPS’in telemetri verilerini yerleştirdim. Videoyu oluşturduktan sonra iMovie ile ikinci kamera görüntüsünü ve arka plan müziklerini ekledim. Ardından videonun son halini oluşturdum.

Bu arada kameranın mikrofonu üzerine yapıştırdığım sünger tatilde söküldüğü için biraz hızlanınca rüzgar sesi rahatsızlık vermeye başlıyor. Rüzgar sesi için bir çözüm bulmam lazım.

Ankara – Kıyıkışlacık seyahatim (Timelapse)

17 Ağustos tarihinde arabam ile sabah Ankara’dan yola çıkarak akşam üstü ulaştığım Muğla-Kıyıkışlacık seyahatim. Sony FDR X-3000 ile çekildi.

İki nokta arasında 734 KM var. Yaklaşık 9 saat süren seyahatim boyunca aksiyon kamerası her 2 saniyede bir kare olmak üzere toplam 17.064 kare fotoğraf çekti. Vantuzlu ayak ile yolcu kapısının penceresine sabitlediğim kameranın bataryası bitmesin diye de çakmak soketinden USB dönüştürücü ile güç sağladım. Bir süre sonra kameranın çok ısındığını fark ettiğimde klimanın havasını kameraya doğru yönlendirdim ve sorun çözülmüş oldu.